6 Ocak 2016 Çarşamba

CAHİT SITKI’NIN  ŞİİRLERİNDE ÖLÜME BAKIŞ AÇIŞI
Cansu SARIKAYA 2/A TÜRKÇE BÖLÜMÜ

1.CAHİT SITKI’NIN HAYATI
            4 Ekim 19910 Diyarbakır’ın Cami-Kebir mahallesinde doğdu.Galatasaray Lisesi'den mezun oldu.Mülkiye Mektebine devam etti,Bir süre Ankara Yüksek Ticaret Okulu’nda öğrenim gördü. Sümerbank'ta memur olarak çalıştı.1939’da Paris’e gitti.Paris Radyosu’nda Türkçe yayınlar  spikerliği yaptı.İstanbul’da babasına ait iş yerinde çalıştı.Geçirdiği kısmi felç sonucu konuşma yeteneğini yitirdi.Tedavi için götürüldüğü Viyana’da 12 Ekim 1956’da yani 46 yaşında hayatını yitirdi[1].

2.CAHİT SITKI’NIN ŞİİRLERİNDE ÖLÜME BAKIŞ AÇISI
Cumhuriyet Dönemi şairlerinden Cahit Sıtkı Tarancı,1910-1956 yılları arasında yaşamıştır.Yaşadığı dönemdeki toplumsal olayların yanı sıra , kendi hayatı da şiir anlayışında büyük ölçüde etkili olmuştur.Ölüm ve yalnızlık , şiirlerinde çoğunlukla işlediği temalardandır.Şiir yazmaya Lise yıllarında başlayan Cahit Sıtkı Tarancı , şiirde biçim ve güzelliğe önem vermekte , şiirin tanımını ‘’kelimelerle güzel şekiller kurma sanatı ‘’diyerek yapmaktadır.Şiiri bir ideolojinin aşılanması olarak görmediğini belirtmiş , ‘’Şiirde hiçbir vezinle , hiçbir önyargıyla eli kolu bağlı olmamak gerektiğini ‘’vurgulamıştır.Bir şiiri şiir yapan en önemli unsurun biçim olduğunu ve böyle düşünmesinin ardında kişisel nedenleri olduğunu ‘’Ziya ‘ya Mektuplar ‘’adlı yapıtında şöyle dile getirmiştir: ‘’Biçim sorununa bu kadar takılıp kalmam , onun gerçek niteliğini araştırmam , fizik çirkinliğimin ürünüdür.İnsan , yoksun olduğu şeyin değerini ve anlamını daha iyi anlayabiliyor.Biçimsiz de güzellik  olmayacağı , olmayacağı açıktır.Güzellik ancak biçimde kendini gösterebilir[2].
Cahit Sıtkı Tarancı şiirlerinde ölüm teması işlenirken imgeler büyük yer tutmakta, yarattığı bu imgeler üzerinden ölümü anlatmaktadır.Ölüm imgeleri karanlık ve soğuktur. ‘’Ölmüştüm , kabrinde unutulmuştu ceset/zulmette böcekler eczasını yiyordu’’ dizelerinde  Cahit  Sıtkı  Tarancı ölümü yalnızca fiziksel boyutta ve en tüyler ürpertici biçimiyle ele almıştır.Ölüm  bir kurtuluşu , mutlu sonu değil , fiziksel anlamda bir tükenişi çağrıştırmaktadır.Cahit  Sıtkı şiirlerinde ölüm imgeleri ruhsal boyutta incelendiğinde ise yine istenmeyen bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır[3].
Kuyu  adlı şiirde ölüm hem ruhsal hem de fiziki boyut açısı yorumlanabilir  :  Güneşe bakacak yerde , geceye sarılıp kalmak , Sükut içinde ufalmak olur yalnız ölülerde  Sükut içinde ufalmak  veya geceye sarılıp kalmak  imgeleri ölülerin toprağın altında olması , bunun gerekliliği olarak toprakta dağılmaları ve karanlıkta kalmaları açısından fiziki boyut taşımaktadır.Cahit Sıtkı Tarancı şiirlerinde ölümden korktuğuna dair izlere sıklıkla rastlanmaktadır.Ölüm temasını yoğun bir şekilde işleyen şair , korkunun kendisini ve belirtilerini de şiirlerinde konu almaktadır.Şair öleceği düşüncesini zihninden atamaması durumu , ömrünün kısa olduğu ve bir gün tükeneceği konusunda bir farkındalık yaratmaktadır[4].
‘’Kapımı çalıp durma ölüm , Açmam; Ben ölecek adam değilim.’’Dizelerinde  şiir kişisi , ölümün kapısını çaldığını  söylemektedir ; ancak kapıyı açmak istemez yani ölümle yüzleşmekten kaçınmaktadır.’’Ben ölecek adam değilim’’ demesi , onun ölümü hak etmediği düşüncesinden kaynaklanmaktadır.Şair bunun gerekçesi olarak da ‘’Alıştım bir kere gökyüzüne ; Bunca yıllık yoldaşımdır bulutlar .Sıkılırım kuşlar cıvıldamasa yuvalarında ‘’ ve ‘’Yağmur mu yapıyor , Güneş mi var fark etmeliyim baktığım pencereden ‘’ diyerek yaşama olan bağlılığını göstermektedir.Ölümün bir gün kendisini alacağı gerçeğini inatla reddetmekte , yaşama bağlılığını ölümden daha üstün tutmakta , bu bağın ölümden uzak tutacağına inanmaktadır.Cahit Sıtkı’nın ölüm korkusunun bir nedeni de unutulmaktır.Öldükten sonra yaşam sahnesinde artık rol alamayacak , çevresindekiler de onu unutacaktır[5].

3.SONUÇ
Cahit Sıtkı Tarancı’nın ölüm gerçeğini yansıtırken ölüm korkusuna oldukça yer vermiş, onu tedirginlik verici bir felaket olarak yansıtmıştır.Ölüm temasına şiirlerinde bu kadar yer vermesi onun ‘’ölüm Şairi’’olarak nitelendirilmesine neden olmuştur.Ahmet Hamdi Tanpınar  ‘’Edebiyat üzerine makaleler ‘’adlı yapıtında  Cahit Sıtkı için : ‘’onun şiiri , ölümün aynasında küçük ve dağınık tuşlarla bütün  hayatı ve insan kaderini toplar’’ifadesini kullanmıştır.Gerçekten de Cahit Sıtkı , şiirlerinde ölüm temasını içinde aşk ,arkadaşlık, aile gibi insan hayatında büyük yer tutan kavramları gizliden gizliye insanlığın ortak kaderi olan ölüm teması içinde sorgulamıştır.
KAYNAKÇA
http://www.turkedebiyati.org/cahit-sıtkı-hayatı.ERİŞİM TARİHİ 27.12.2015
TARANCI, Cahit Sıtkı, Tanzimat’tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2003
TARANCI, Cahit Sıtkı, Bütün Şiirleri, İstanbul: Can Yayınları, 2008







[1]Cahit Sıtkı Tarancı,Ziya’ya Mektuplar, İstanbul: Can Yayınları, 2007, s.31
[2]Cahit Sıtkı Tarancı,Ziya’ya Mektuplar, İstanbul: Can Yayınları, 2007, s.31
[3]Cahit Sıtkı Tarancı,Ziya’ya Mektuplar, İstanbul: Can Yayınları, 2007, s.31
[4]Cahit Sıtkı Tarancı,Ziya’ya Mektuplar, İstanbul: Can Yayınları, 2007, s.31
[5]Cahit Sıtkı Tarancı,Ziya’ya Mektuplar, İstanbul: Can Yayınları, 2007, s.31

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder