7 Ocak 2016 Perşembe



Savaş ÇAKAL [1]
Kitabın adı  :  Serenad
Yazar           :  Zülfü Livaneli
Yayın Hakkı :  Doğan Kitapçılık
Yayın Tarihi :  Mart 2011
Sayfa Sayısı :  481


SERENAD


Dünya tarihinin başlangıcından itibaren birçok tarihi olay meydana gelmiştir. Bu olayların anlatılış şekli ve tarihi olayın konusuna sadık kalıp hakikate uygun bir şekilde anlatılması çok önemli bir konudur. Serenad romanı da bize bu tarihi olayları en dramatik şekilde anlatmaktadır. Çoğumuzun haberdar olmadığı konular hakkında bilgi sahibi olmamızı ve bu konulara merak duymamızı sağlar.
Zülfü Livaneli tarafından yazılan ve Doğan Kitapçılık tarafından 2011 yılında basılan ‘Serenad’ tarihi olayların yanında büyülü aşk hikâyelerinden de bahseder. Olaylara geniş bir çerçevede bakmamızı sağlar.
Serenad romanı toplamda yirmi üç bölümden oluşmaktadır. Bunun yanı sıra on dört ve on beşinci bölümleri arasında Maximilian Wagner ile Nadia’nın hikâyesi yer alır. Kitabın yirmi üçüncü yani son bölümünden sonra Epilog bölümü bulunmaktadır. Kitabın birinci bölümünde otuz altı yaşında olan Maya Dura’nın uçak yolculuğu sırasında ki kitap yazması ve içsel konuşmaları ile kendisinden ve ailesinden bahsetmesiyle başlar. Maya İstanbul Üniversitesinde Halkla ilişkiler bölümünde çalışan biridir. Amerika’dan gelen Maximilian Wagner Üniversite için gelmesiyle meydana gelen olaylar anlatılır. Romanın ikinci bölümünde Maximilian Wagner’e yardımcı olurken ki yaşananlardan ve konuşmalardan bahseder.
 Kitabın üçüncü bölümünde Maya’nın Maximilianla geçirdiği zamanda edindiği bilgilerden ve bu bilgileri yazıya geçirdiğinden bahseder. Kitabın dördüncü bölümünde Maximilian’ın gelmesiyle birlikte bazı istihbarattan kişiler tarafından Maximilian hakkında bilgi istemesi ve Maya’nın çocuğuyla bu olaylardan sonra daha yakın olmasından açıklar.


 Romanın beşinci bölümünde gece uyandığında çocukluğunu hatırlamasıyla babaannesinin başına tehcir olayı yüzünden gelenleri hatırlar. Maximilian’ın isteği üzerine sabah 4’te Şileye gittiklerini anlatır. Altıncı bölümde Şilede Maximilianın deniz kıyısında keman çalarken aşırı soğuğa maruz kalmasıyla onu bir motele getirmesi ile kurtarmak için ısıtmaya çalışırken yanlış anlaşılmasından ve evine istihbarat ekiplerinin gelmesiyle abisinden yardım istemesini anlatır. Yedinci bölümde Maya’nın abisine yardım yardım ettiği için teşekkür etmek için yanına gittiğinde anneannesi hakkında bilmediği olayları öğrenir. Anneannesi Mavi Alay olayını yaşadığını anneannesinin dedesi tarafından kurtarıldığını öğrenir. Sekizinci bölümde Maya’nın hayatına Maximilianın girmesiyle birlikte artık bazı kesimler tarafından tanınması ve önemli biri olarak görülmesinden dolayı oğlundan Maximilian Wagner hakkında bilgi toplamasını ister. Maximilian Şiledeki olaylar yüzünden hastanededir onunla konuşmaları vurgulanır. Dokuzuncu bölümde Albert Einstein tarafından Atatürk’e yazılan mektup ve cevaptan bahseder. Kitabın on ve on birinci bölümlerinde Maximilian hakkından edindiği bilgileri araştırması ve Almanya başındaki Hitlerin Yahudilere karşı tutumunu görmektedir. Edindiği bilgileri baştan aşağı anlatır Struma gemisi hakkında bazı bilgiler edinir. On ikinci bölümde Maya’nın Maximilianı hastaneden almasıyla aralarındaki konuşmalar vardır. On üçüncü bölümde Maximilian gitmeden önce yenilen yemekte Minesis eserinden sohbet edilir. Maximilian Maya’ya hayatındaki sırları yani ölümsüz aşkı Nadia’yı anlatır ve başlarına gelenlerden bahseder. Kitabın on dördüncü bölümünde Maximilian Wagner geri dönmüştür. Bir boşluğa düşen Maya arkadaşı Tarık ile olan konuşmalarına yer verilir bu bölümde.
Kitabın on dördüncü bölümünden sonra Maxmilian ile Nadia’nın hikâyesi anlatılır. Maxmilian bir Almandır, Nadia ise bir Yahudi. Birbirlerine aşık olurlar ve evlenirler Hitlerin Yahudiler üzerindeki baskısında dolayı İstanbul’a yerleşme kararı alırlar. Yolda Nadia yakalanır, Maximilian onu aramaya başlar sonunda bulur. Romanya’yı işgal etmek için hazırlanan Hitlerden kurtulmak isteyen Yahudiler bu gemiye biner, gemi Karadeniz yakınlarında batırılır. Nadia da ölür. On beşinci bölümde kaldığı yerde devam etmektedir. Maximmilian’ın gitmesiyle birlikte onun yaşadığı yerleri araştırmaya başlar Maya. Maximillian’ın eskiden kalan eşyalarını bulmak için komşusu Matilda Arditi’yi bulur. Maximilian’ın eseri Serenade Für Nadia eserini ITS’de bulabileceğini anlar. On altıncı bölümde Şile’de Profesörü kurtarmak için onu ısıtmaya çalışırken yanlış anlaşılmasından dolayı Mustafa adındaki kişinin iftirasıyla başına gelenleri anlatır. On yedinci bölümde Maya atılan iftirayla gazetelerde çıkan haberlerden dolayı işten çıkarılır. On sekizinci bölümde Maya başına gelen olaylar yüzünden yeni bir hayat kurmak ister. Maximillian’ın Serenade Für Nadia eserini bulmak ve Mavi Alay’ı araştırmak için Almanya’daki ITS’ye gitme kararı alır. On dokuzuncu bölümde ITS’ye gelir. Sereneda Für Nadia eserini bulur. Karşılaştığı iki cücenin ailesinin başına gelenleri öğrenir ve dehşete kapılır. Onların ailesi ölüm meleği diye anılan Dr. Mengele tarafından irsi hastalıkları öğrenmek için denek olarak kullanılmışlardır. Yirminci bölümde Maya Almanya’dan direk Bodrum’a ailesinin yanına gider. Orada tabiatla buluşup güzel anılarını anlatır bu bölümde. Yirmi birinci bölümde abisi ve ailesinin de Bodruma gelmesiyle abisiyle konuşmalarını anlatır. Annesiyle anneannesiyle ilgili sorular sorar. O sırada Max ona Mimesis eserini gönderir. Yirmi ikinci bölümde Maya Mimesis eserinin çevirisini yapmaya devam eder. Struma olayını öğrenmek için SAD’a başvurması gerektiğini anlar. Yirmi üçüncü bölümde evine geri döner. SAD’daki görevlilerle buluşup Struma’yla ilgili bilgi alır. Maximillian’ın eski asistanı bir e-mail gönderir. Onun hastanede yattığını söyler. Bodrum’a geri döner, oradan da Amerika’ya gidecektir.
Epilog bölümünde ise Mimesis çevirisini tamamlar. Maximillian’ın yanına gider ve ona Serenade Für Nadia notalarını verir ve çevirisini gösterir. Maximillian Wagner kanser yüzünden ölür ve külleri Şile sahilinde denizle buluşur.
        
Sonuç olarak bu tarihin ve aşkın iç içe geçmiş olduğu bu roman bize büyük bir edebi zevk vermektedir. Tarihin gizli kalmış olaylarını gün yüzüne çıkarır. Lise hatta daha alt düzey öğrencilerin bile okuyabileceği düzeyde bir romandır. İnsanda merak duygusunu kamçılayan ve araştırmaya sevk eden bu roman, her yaştaki insana hitap ettiği kanaatindeyim. Bu roman ne tamamiyle bir aşk romanı ne tamamiyle bir tarih romanı ne de sadece yarım kalmışlıkları anlatan bir romandır. Bu roman aşkı, yarım kalmışlıkları, tarihin korkunç gerçeklerini yüzümüze vura vura anlatır. İnsanda  farkındalık oluşturan bir romandır. Çoğumuz bu romanla birlikte Struma olayını, Mavi Alay olayını, insanların denek olarak kullanılmasını öğrenmiş olduk. Bu Zülfü Livaneli eserini herkesin okumasını tavsiye ederim.





[1] Celal Bayar Üniversitesi Demirci Eğitim Fakültesi Türkçe Öğretmenliği Bölümü, Lisans Öğrencisi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder