Savaş ÇAKAL [1]
Kitabın adı : Serenad
Yazar : Zülfü Livaneli
Yayın Hakkı : Doğan Kitapçılık
Yayın Tarihi : Mart 2011
Sayfa Sayısı : 481
SERENAD
Dünya tarihinin başlangıcından itibaren birçok tarihi olay meydana
gelmiştir. Bu olayların anlatılış şekli ve tarihi olayın konusuna sadık kalıp
hakikate uygun bir şekilde anlatılması çok önemli bir konudur. Serenad romanı
da bize bu tarihi olayları en dramatik şekilde anlatmaktadır. Çoğumuzun
haberdar olmadığı konular hakkında bilgi sahibi olmamızı ve bu konulara merak
duymamızı sağlar.
Zülfü Livaneli tarafından yazılan ve Doğan Kitapçılık tarafından 2011
yılında basılan ‘Serenad’ tarihi olayların yanında büyülü aşk hikâyelerinden de
bahseder. Olaylara geniş bir çerçevede bakmamızı sağlar.
Serenad romanı toplamda yirmi üç bölümden oluşmaktadır. Bunun yanı sıra on
dört ve on beşinci bölümleri arasında Maximilian Wagner ile Nadia’nın hikâyesi
yer alır. Kitabın yirmi üçüncü yani son bölümünden sonra Epilog bölümü
bulunmaktadır. Kitabın birinci bölümünde otuz altı yaşında olan Maya Dura’nın
uçak yolculuğu sırasında ki kitap yazması ve içsel konuşmaları ile kendisinden
ve ailesinden bahsetmesiyle başlar. Maya İstanbul Üniversitesinde Halkla
ilişkiler bölümünde çalışan biridir. Amerika’dan gelen Maximilian Wagner
Üniversite için gelmesiyle meydana gelen olaylar anlatılır. Romanın ikinci
bölümünde Maximilian Wagner’e yardımcı olurken ki yaşananlardan ve
konuşmalardan bahseder.
Kitabın üçüncü bölümünde Maya’nın Maximilianla geçirdiği zamanda
edindiği bilgilerden ve bu bilgileri yazıya geçirdiğinden bahseder. Kitabın
dördüncü bölümünde Maximilian’ın gelmesiyle birlikte bazı istihbarattan kişiler
tarafından Maximilian hakkında bilgi istemesi ve Maya’nın çocuğuyla bu
olaylardan sonra daha yakın olmasından açıklar.
Romanın beşinci bölümünde gece uyandığında çocukluğunu hatırlamasıyla
babaannesinin başına tehcir olayı yüzünden gelenleri hatırlar. Maximilian’ın
isteği üzerine sabah 4’te Şileye gittiklerini anlatır. Altıncı bölümde Şilede
Maximilianın deniz kıyısında keman çalarken aşırı soğuğa maruz kalmasıyla onu
bir motele getirmesi ile kurtarmak için ısıtmaya çalışırken yanlış
anlaşılmasından ve evine istihbarat ekiplerinin gelmesiyle abisinden yardım
istemesini anlatır. Yedinci bölümde Maya’nın abisine yardım yardım ettiği için
teşekkür etmek için yanına gittiğinde anneannesi hakkında bilmediği olayları
öğrenir. Anneannesi Mavi Alay olayını yaşadığını anneannesinin dedesi
tarafından kurtarıldığını öğrenir. Sekizinci bölümde Maya’nın hayatına
Maximilianın girmesiyle birlikte artık bazı kesimler tarafından tanınması ve
önemli biri olarak görülmesinden dolayı oğlundan Maximilian Wagner hakkında
bilgi toplamasını ister. Maximilian Şiledeki olaylar yüzünden hastanededir
onunla konuşmaları vurgulanır. Dokuzuncu bölümde Albert Einstein tarafından
Atatürk’e yazılan mektup ve cevaptan bahseder. Kitabın on ve on birinci
bölümlerinde Maximilian hakkından edindiği bilgileri araştırması ve Almanya
başındaki Hitlerin Yahudilere karşı tutumunu görmektedir. Edindiği bilgileri
baştan aşağı anlatır Struma gemisi hakkında bazı bilgiler edinir. On ikinci
bölümde Maya’nın Maximilianı hastaneden almasıyla aralarındaki konuşmalar
vardır. On üçüncü bölümde Maximilian gitmeden önce yenilen yemekte Minesis
eserinden sohbet edilir. Maximilian Maya’ya hayatındaki sırları yani ölümsüz
aşkı Nadia’yı anlatır ve başlarına gelenlerden bahseder. Kitabın on dördüncü
bölümünde Maximilian Wagner geri dönmüştür. Bir boşluğa düşen Maya arkadaşı
Tarık ile olan konuşmalarına yer verilir bu bölümde.
Kitabın on dördüncü bölümünden sonra Maxmilian ile Nadia’nın hikâyesi
anlatılır. Maxmilian bir Almandır, Nadia ise bir Yahudi. Birbirlerine aşık
olurlar ve evlenirler Hitlerin Yahudiler üzerindeki baskısında dolayı
İstanbul’a yerleşme kararı alırlar. Yolda Nadia yakalanır, Maximilian onu
aramaya başlar sonunda bulur. Romanya’yı işgal etmek için hazırlanan Hitlerden
kurtulmak isteyen Yahudiler bu gemiye biner, gemi Karadeniz yakınlarında
batırılır. Nadia da ölür. On beşinci bölümde kaldığı yerde devam etmektedir.
Maximmilian’ın gitmesiyle birlikte onun yaşadığı yerleri araştırmaya başlar
Maya. Maximillian’ın eskiden kalan eşyalarını bulmak için komşusu Matilda
Arditi’yi bulur. Maximilian’ın eseri Serenade Für Nadia eserini ITS’de
bulabileceğini anlar. On altıncı bölümde Şile’de Profesörü kurtarmak için onu
ısıtmaya çalışırken yanlış anlaşılmasından dolayı Mustafa adındaki kişinin
iftirasıyla başına gelenleri anlatır. On yedinci bölümde Maya atılan iftirayla
gazetelerde çıkan haberlerden dolayı işten çıkarılır. On sekizinci bölümde Maya
başına gelen olaylar yüzünden yeni bir hayat kurmak ister. Maximillian’ın
Serenade Für Nadia eserini bulmak ve Mavi Alay’ı araştırmak için Almanya’daki
ITS’ye gitme kararı alır. On dokuzuncu bölümde ITS’ye gelir. Sereneda Für Nadia
eserini bulur. Karşılaştığı iki cücenin ailesinin başına gelenleri öğrenir ve
dehşete kapılır. Onların ailesi ölüm meleği diye anılan Dr. Mengele tarafından
irsi hastalıkları öğrenmek için denek olarak kullanılmışlardır. Yirminci
bölümde Maya Almanya’dan direk Bodrum’a ailesinin yanına gider. Orada tabiatla
buluşup güzel anılarını anlatır bu bölümde. Yirmi birinci bölümde abisi ve
ailesinin de Bodruma gelmesiyle abisiyle konuşmalarını anlatır. Annesiyle
anneannesiyle ilgili sorular sorar. O sırada Max ona Mimesis eserini gönderir.
Yirmi ikinci bölümde Maya Mimesis eserinin çevirisini yapmaya devam eder.
Struma olayını öğrenmek için SAD’a başvurması gerektiğini anlar. Yirmi üçüncü
bölümde evine geri döner. SAD’daki görevlilerle buluşup Struma’yla ilgili bilgi
alır. Maximillian’ın eski asistanı bir e-mail gönderir. Onun hastanede
yattığını söyler. Bodrum’a geri döner, oradan da Amerika’ya gidecektir.
Epilog bölümünde ise Mimesis çevirisini tamamlar. Maximillian’ın yanına
gider ve ona Serenade Für Nadia notalarını verir ve çevirisini gösterir.
Maximillian Wagner kanser yüzünden ölür ve külleri Şile sahilinde denizle
buluşur.
Sonuç olarak bu tarihin ve aşkın iç içe geçmiş olduğu bu roman bize büyük
bir edebi zevk vermektedir. Tarihin gizli kalmış olaylarını gün yüzüne çıkarır.
Lise hatta daha alt düzey öğrencilerin bile okuyabileceği düzeyde bir romandır.
İnsanda merak duygusunu kamçılayan ve araştırmaya sevk eden bu roman, her
yaştaki insana hitap ettiği kanaatindeyim. Bu roman ne tamamiyle bir aşk romanı
ne tamamiyle bir tarih romanı ne de sadece yarım kalmışlıkları anlatan bir
romandır. Bu roman aşkı, yarım kalmışlıkları, tarihin korkunç gerçeklerini
yüzümüze vura vura anlatır. İnsanda farkındalık oluşturan bir romandır. Çoğumuz bu
romanla birlikte Struma olayını, Mavi Alay olayını, insanların denek olarak
kullanılmasını öğrenmiş olduk. Bu Zülfü Livaneli eserini herkesin okumasını
tavsiye ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder