GÜNÜMÜZDE TÜRKÇEMİZİN YOZLAŞTIRILMASI VE DİLİMİZE
GİREN YABANCI KELİMELER
KUMRU BULUT
TÜRKÇE ÖĞRETMENLİĞİ 2-A
1.
DİLDE
YOZLAŞMA NEDİR?
Her dil,
kendisine göre bir yapı ve işleyiş düzenine sahiptir. Dilin bu yapı ve işleyiş
düzenine, “dil bilgisi” veya “gramer” adı verilmektedir. “Yozlaşma” kavramını,
dilin işte bu kendi yapı ve işleyişinde görülen bozulmaları, düzensizlikleri
anlatmak üzere kullanıyoruz. Dilde yozlaşma, dilin işleyiş özellikleri olan
geçerli kurallarını bir tarafa atıp dili gelişigüzel kullanarak, yapı ve
işleyişindeki kuralların işlemez hale getirilmesi, dilin işleyiş özelliklerini
kaybedip bozulmasıdır.[1]
2.
DİLDE
YOZLAŞMA NASIL GERÇEKLEŞİR?
Dünyadaki
insanların etkileşiminin artması ve bu etkileşim ile birlikte ülkelerin birbiri
ile daha sıkı iletişim kurmaları sonucunda farklı diller de birbirlerini
etkilemeye başlarlar. Dil ve kültürdeki değişmeler doğal sayılabilir; ancak
başka dillerden sözcük alırken kurallarını da alıp kendi dilinde kullanma o
dilin yapı, ses bilim, anlam bilim, sesletim, yazım ve okuma kural ve
geleneklerini bozar, dilde kargaşaya neden olduğu için de dilde yozlaşma başlar[2].
Televizyondaki
kimi sunucuların, metin okuyanların yanı sıra dizi filmlerde, Türkçe
seslendirilmiş yabancı filmlerde, anadiline egemen olmayan ve yabancı metinlerdeki
sözcük ve deyimlerin Türkçe karşılıklarını bilmeyen çevirmenlerin acele
çevirileri, bozulmanın başlıca örneklerini ortay koyan etkenlerden biridir.
Burada birkaç örnek vermekle yetinelim:
Tanrıya dua eden bir Türk, Tanrıya hiçbir zaman lütfen Allah’ım diye
hitap etmez, İngilizce please’den aktarılan lütfen’i kullanmaz. Maliye Bakanı gibi bir ad tamlamasının bir
sıfatla nitelenmesi gerektiği zaman bu sıfat, tamlamanın başına getirilir: Eski
Maliye Bakanı gibi. Dilin bu eğilimine karşı son yıllarda Maliye Eski Bakanı,
General Sayın x, Doktor Sayın x gibi kullanımlar yaygınlaşmış bulunmaktadır.[3]
Dilde sıklıkla
kullanılan kelimeler, içerdiği seslerden dolayı yabancı dile karşı içte bir
sevgi oluşturur. Daha ileriye giderek o dilden dilbilgisi kuralları almaya
başlarız. Artık ana dilimiz kullanımdan düşmüş olur[4].
3.
DİLİMİZE
GİREN YABANCI KELİMELER
Türkçe zamanla yabancı dil akımlarının etkisi
altında kalmış ve bu dillerden etkilenmiş bir dildir. Geçmişte dilimize geçmiş
yabancı kelimelerin dışında günümüzde de yabancı sözcükler bilinçsiz olarak
Türkçe ‘ye karıştırılmakta ve sıklıkla kullanılmaktadır. Ticarî kuruluşların
unvanlarında, isimlerinde, tabelâlarında, reklâmlarında yabancı kökenli kelime
kullanması son yıllarda hız kazanmıştır.
Bugün, ülkemizin
en uzak ve küçük yerleşim yerlerinde bile bakkal ’la birlikte, hatta ondan daha
sık market kullanılmakta, süper marketler yayılmakta, İng. pic-nic yalnızca kır
gezintisi için değil, ayaküzeri bir şeyler atıştırılan küçük dükkânlar için de
yurdun her yerinde kullanılan bir ad durumuna gelmiş bulunmaktadır. İsimleri
çoğunlukla yabancı mağazalardan T-shirt’ler, sweatshirt’ler alınmakta, birçok
gencin dilinde allahaısmarladık yerine bye-bye sözü duyulmakta, bir otomobilin
design’ı beğenilmekte, sağlık kontrolü için check-up yaptırılmakta, televizyon
için tivi kısaltmasından yararlanılmaktadır. Fast-food veren dükkânlar pek
çoktur.[5]
Günümüzde
Türkçemizi anadilimiz olduğunu unutturacak şekilde yabancı kelimelerle
dolduruluyoruz. Türkçe karşılıklarının olmasına rağmen kendi sözcüklerimizi
dışlıyor yerine yabancı kelimeleri kullanıyoruz bu da Türkçemizin yozlaşmasına
yol açmaktadır.
Bilimsel
verilere göre günlük konuşmada kullanılan 300 kelimenin 50’si yabancı
kelimelerden oluşmaktadır. Yani sadeleştirdiğimizde kabaca her 6 kelimemizden
1’i yabancı kelimedir. Bu durum dilimiz için büyük bir tehlikedir.
Türkçe
Kelimelerin Yerini Alan Yabancı Kelimeler
|
Detone
olmak: ses kayması, tonu bulamama,
|
Analiz:
çözümleme
|
|
Fenomen:
görüngü ve olay, olağanüstü şey, harika, olgu
|
Online:
çevrimiçi
|
|
Marjinal:
sıra dışı, uç, uçta
|
Part-time:
yarı zamanlı
|
|
Start
almak: başlamak
|
Pesimist: karamsar
|
|
Center:
merkez
|
Slayt:
yansı
|
|
Relax
olmak: rahatlamak
|
Bye:
hoşça kal
|
|
Komünikasyon:
iletişim
|
Link:
Bağlantı
|
|
Cv:
özgeçmiş
|
Departman:
Bölüm
|
|
Okey:
tamam
|
Revize
etmek: Yenilemek
|
|
Trend:
eğilim
|
Global:
Küresel
|
|
Spontane:
kendiliğinden
|
Seküriti:
Güvenlik
|
|
Link:
bağlantı
|
Solüsyon:
Çözelti
|
|
Exıt: çıkış
|
Partikül:
Parçacık
|
|
Full-tıme:
tam gün
|
Konsantrasyon
(kimya): Derişim
|
|
Koordinasyon:
eşgüdüm
|
Radyasyon:
Işınım
|
|
Absürt:
saçma
|
Dominant:
Baskın
|
|
Adapte
olmak: uyum sağlamak
|
Enformatik:
Bilişim
|
|
Provoke
etmek: kışkırtmak
|
Ego:
Benlik
|
|
Jenerasyon:
nesil, kuşak
|
Versiyon:
Sürüm
|
|
Objektif:
nesnel, tarafsız
|
Elastik:
Esnek
|
|
Deklare
etmek: bildirmek
|
Doküman:
Belge
|
|
Star:
yıldız
|
Text:
Metin
|
|
Perspektif:
bakış açısı
|
E-mail:
E-posta, ileti
|
|
Entegre
olmak: bütünleşmek
|
Deklarasyon:
Bildiri
|
|
Dizayn:
tasarım
|
Mantalite: Anlayış
|
|
Partner:
eş
|
Kriter:
Ölçüt
|
|
Okeylemek:
onaylamak
|
Empoze
etmek: Dayatmak
|
|
Antipatik:
sevimsiz, itici
|
Proses: Süreç
|
|
Mantalite:
anlayış, zihniyet
|
Sensör:
Algılayıcı
|
|
İllegal:
yasadışı
|
Fonksiyonel: İşlevsel
|
|
Departman:
bölüm
|
Direkt:
Doğrudan
|
|
Revize
etmek: yenilemek
|
Rasyonel:
Akılcı
|
|
Global:
küresel
|
Orijinal:
Özgün
|
|
Sempatik:
sevimli, canayakın
|
Konsept:
Kavram, içerik
|
|
Elimine
etmek: elemek
|
Prestij:
İtibar, saygınlık
|
|
İzolasyon:
yalıtım
|
Absürt:
Saçma, abes
|
|
Data:
veri
|
Mediko:
Sağlık merkezi
|
|
Prezantasyon:
sunum
|
Kampüs: Yerleşke
|
|
Fınısh:
bitiş, varış
|
Laptop:
Dizüstü
|
|
Monoton:
tekdüze
|
Teori:
Kuram
|
|
Konsensus:
uzlaşma
|
Pozisyon:
Konum
|
|
Full:
tam, dolu
|
Orijin:
Köken
|
|
Ambiyans:
hava, ortam
|
Alfabe:
abece
|
|
Versiyon:
sürüm, uyarlama
|
Final:
son
|
|
Ekstra:
fazladan
|
Atom: öğecik.
|
|
İmitasyon:
taklit
|
Egzersiz:
alıştırma
|
|
Optimist:
iyimser
|
Anons
etmek: duyurma
|
|
Adisyon:
hesap fişi
|
Bodyguard:
koruma
|
"TDK Güncel Türkçe Sözlük" sürekli
olarak güncellendiği için Türkçedeki "Yabancı Sözcüklerin sayısı zaman
içinde değişmektedir. ( Arapça 6.459, Fransızca 5.180, Farsça 1.361, İtalyanca
610, İngilizce 456, Yunanca 425, Almanca 95, Latince 77, Rusça 44, Ermenice 40,
İspanyolca 34, Rumca 31, Bulgarca 19, Macarca 19, Moğolca 13, Japonca 9,
İbranice 7, Portekizce 3, Fince 2, Arnavutça 1, Korece 1, Soğdca 1, TOPLAM
14.887 ).
Türkçemizi
Yabancı Kelimelerin Etkisinden Korumak İçin Yapılması Gerekenler
1930'lardan
1980'e kadar yürürlükte olan 5237 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu'nun 21.
maddesi, Türkçeyi koruyucu hükümler taşıyordu. Son yıllarda görülen yabancı dil
işgali nedeniyle, ilgili Devlet Bakanlığınca 1997'de hazırlanan "Türk
Dilinin Kullanılmasına İlişkin Kanun Tasarısı" Türkiye Büyük Millet
Meclisine sunulmuştu. Böylece Türkçeyi yozlaşmalardan koruma, yabancı dillerin
inanılmaz baskısından kurtarma amaçlanıyor.
Bir dilin
gelişip zenginleşmesi, çağın gelişmelerine ayak uydurabilmesi için sözcük ve
terim üretimi de çok önem taşımaktadır. Almanya, Fransa, Macaristan gibi
ülkeler dillerini yabancı dillerin istilasından kurtarabilmek için dil gümrüğü
adını verebileceğimiz bir uygulama başlatmışlardır. Bu uygulamaya göre, yeni
bir buluş yapıldığı ya da yeni bir alet icat edildiği zaman, herhangi bir
gecikmeye fırsat vermeden bu kavrama uygun yeni bir sözcük türetilmektedir.
Böylece yabancı sözcükler dile girip yerleşmeden karşılıklar bulunmakta ve
dilin yozlaşması önlenebilmektedir. Türkçede ise yabancı sözcükler dilimize
iyice yerleştikten sonra karşılıklar bulunmaya çalışılmaktadır. Ülkemizin
gümrük birliğine girmesinden sonra bu konu çok daha önem kazanmıştır.
Yarın için umut
veren gerçeklerden biri de dil devrimi sürecinde ve sonrasında türetilen,
canlandırılan birçok ögenin halkça benimsenmiş olmasıdır. Yüzyıllar boyu halk
şiiri ürünlerinde olduğu gibi, dilinin benliğini koruyan, kendine özgü, zengin
sözvarlığıyla Türkçenin türetme ve kavramlaştırma gücünü ortaya koyan Anadolu
halkının dilinde biz bugün, ‘’ Bu bizim yaşantımıza uygundu; başka seçeneğimiz
yoktu’’ gibi sözler duymaktayız.[6]
Türkçe
zenginleşmeye çok açık bir dildir. Toplumumuzun Türkiye’si, Türkçe ’si konusunda
bir aşağılık duygusu içinde olmasa bu konuda yapılan çalışmalar daha çok ses ve
fayda getirirdi.[7]
Türkçe hem çok
zengin hem de kullanışlı bir dil. Türkçe
için mesela: dizayn yerine tasarım diyebiliriz, şov yerine gösteri, depar
yerine çıkış, branş yerine dal, misyon yerine görev, lokal yerine yerel, çekap
yerine tam bakım, kaos yerine kargaşa, seans yerine oturum, kamuflaj yerine
gizleme diyebiliriz. Ancak nedense çoğunluk yabancı kelimeler kullanmayı daha
çok seviyor. 5-10 yıldır Türkçe ’den çok yabancı kelimelerle günlük
konuşmalarımızı yapıyoruz. İnternetin yaygınlaşmasıyla bir anda hayatımıza
giren yabancı kelimeleri Türkçe ’den daha çok kullanıyoruz.
İngilizcenin
etkisine, bugünkü gibi, kapıların açık bırakılması, gerek eğitim ve öğretim
dilinde, gerek basında, radyo ve televizyon yayınlarında, gerekse günlük
konuşma dilinde daha büyük ölçüde yabancılaşma ve kirlenmeye yol açacaktır.
Terimler konusunda ciddi önlemler alınıp dil devrimi süresince gerçekleştirilen
çalışmalar doğrultusunda çabalar harcanmaz, devletçe bu çabalar desteklenmezse,
Türkçenin kendi gücüne dayanan bir kültür dili olma niteliği yitirilecektir.[8]
Türk Dil Kurumu
ile Çağdaş Türk Dili dergisinin son yıllarda başlattığı yabancı sözcüklere
karşılık bulma çalışmaları çok olumlu çabalardır. Bu konuda bazı yanlışlar
yapılsa, tartışma götürür öneriler olsa bile bu tür iyi niyetli adımlardan geri
dönülmemeli. Ayrıca bu konuda yazılı ve sözlü basın-yayın organlarının desteği
sağlanmalı. Aksi takdirde yabancı sözcükler Türkçeye hızla dolmaya devam
edecek, dilimiz gelişip zenginleşemeyecek ve yabancı dillerin boyunduruğundan
kurtulamayacaktır. Türkçemizin bağımsız bir dil olarak yaşamasını, gelişip
zenginleşmesini istiyorsak, üretelim, türetelim, yaratalım ve Türkçe
karşılıklar bulmaya çalışalım.
Yeni yetişen
kuşakları eski aydınlarımızın eğiliminden uzaklaştırmak, onların anadillerine
saygı duymalarını, özen göstermelerini sağlayacak eğitim ve öğretim
olanaklarını yaratacak koşulları oluşturmak bakımından en büyük görev, devlete
düşmektedir. Türkçenin yabancılaşmaması, bozulmaması için önlemler almak da.
Dil bakıldıkça büyüyen bir ağaçtır.[9]
Öneriler
1.
"Önce
Türkçe!" sloganı kafalara ve gönüllere yerleştirilmeli, herkesi güzel
Türkçe öğrenmeye ve kullanmaya özendirmeliyiz.
2.
Özellikle
aydın kesim, yabancı hayranlığı ile yabancı sözcük düşkünlüğünden
kurtarılmalıdır.
3.
Çok
kolay olmamakla birlikte dil gümrüğü uygulamasına bir an önce geçilmeli, baskın
dile/dillere karşı koyabilmek için sözcük ve terim üretimine yeterince önem
verilmeli, çeşitli dallardan uzmanları da devreye sokarak bu konuda yoğun
çalışmalar yapılmalıdır.
4.
Dil
alanında en etkili kesimlerin başında eğitimciler, öğretmenler geldiğini göz
önünde tutarak, öncelikle Türkçe ve edebiyat öğretmenleri olmak üzere, bütün
öğretmenlerin ana dili duyarlığı ve bilinci ile yetiştirilmelerine büyük önem
verilmelidir.
5.
1930'lardan
1980'lere kadar yürürlükte olan 5237 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu'nun 21.
maddesi, çeşitli işyerlerinin kapılarına asılacak levha ve tabelaların Türkçe
olmasını şart koşuyordu. Bu yasanın uygulamadan kaldırılmış olması ve değişen
şartlar durumu tersine çevirmiştir. Adı geçen yasaya yeniden işlerlik
kazandırılması uygun olur.
6.
Türkçenin
yozlaşmaktan korunması ve kurtarılması için genel ve yasal bir düzenleme
amacıyla hazırlanan "Türk Dilinin Kullanılmasına İlişkin Kanun"
tasarısı, dil-anlatım ve konuya yaklaşım bakımından gerekli düzeltme ve
düzenlemeler de yapılarak bir an önce yasalaşmalıdır.
SONUÇ
Dilini kaybetmiş bir toplum yok olmaya
mahkûmdur. Bu nedenle dil toplumun var olmasını sağlayan en önemli yapıdır. Bu
yapının ayakta durması için bilinçli bir toplum olmaya özen göstermeliyiz.
Büyük bir toplumsal duyarlılık göstererek anadilimizin önemini kavramalıyız. Dilimizin
yozlaşmasına neden olan tüm olumsuzluklara karşı her türlü önlemi alarak
Türkçemizin bağımsız bir dil olarak yaşamasını sağlamalıyız. Dilimize giren
yabancı kelimelerin Türkçemize zarar verdiğini fark etmez kullanmaya devam
edersek hızla yok olma yolunda ilerleriz. Bu yüzden bağımsız bir dil olarak
yaşamak ve daha da önemlisi toplum olarak var olmak istiyorsak Türkçemizi
yabancı kelimelerden uzak tutmalıyız. Türkçemizi yabancı kelimeler kullanarak
yozlaştırmak yerine dilimizi türeterek zenginleştirmeliyiz. Çünkü Bir toplum,
dilini yaşattığı sürece varlığını sürdürür.
KAYNAKÇA
KAVCAR, Cahit; "Türkçe Eğitimi ve
Sorunlar", AÜ TÖMER Dil Dergisi, 1998, sayı 65.
KORKMAZ, Zeynep; "Batı Kaynaklı
Yabancı Kelimeler ve Dilimiz Üzerindeki Etkileri", Türk Dili, 1995,
KORKMAZ, Zeynep; "Türk Dilinin
Yabancı Dillere Karşı Korunması İçin Alınması Gereken Önlemler", Türk
Dili, 1995, sayı 528.
Türk Dilinin Kullanılmasına İlişkin
Kanun Tasarısı, Türk Dili, 1994, sayı 514 2007
AKSAN, Doğan; ‘‘Türkiye Türkçesinin
Dünü, Bugünü, Yarını’’, Ankara: Bilgi yayınevi, 2012.
TDK Güncel Türkçe Sözlük
[1]http://www.forumalew.org>543762-turkcenin-yozlasması.html
30.12.2015
[2]
http://www.turkcebilgi.com/dilde-değişme-yozlaşma.html 30.12.2015
[3]
Prof. Dr. Doğan Aksan, Türkiye Türkçesinin Dünü, Bugünü, Yarını, Ankara: Bilgi
Yayınevi, 2012, s.153.
[4]
http://ganiyusufoglu.blogcu.com/turkcedeki-yozlaşma-yabancılaşma-nedenleri.html
30.12.2015
[5]
Prof. Dr. Doğan Aksan, Türkiye Türkçesinin Dünü, Bugünü, Yarını, Ankara: Bilgi
Yayınevi, 2012, s.150-151.
[6] Prof. Dr. Doğan Aksan, Türkiye Türkçesinin
Dünü, Bugünü, Yarını, Ankara: Bilgi Yayınevi, 2012, s.158-159.
[7]
Oktay Sinanoğlu, Büyük Uyanış, Türkiye: Bilim + Gönül yayınevi, 2010, s.406.
[8]
Prof. Dr. Doğan Aksan, Türkiye Türkçesinin Dünü, Bugünü, Yarını, Ankara: Bilgi
Yayınevi, 2012, s.157
[9]
Prof. Dr. Doğan Aksan, Türkiye Türkçesinin Dünü, Bugünü, Yarını, Ankara: Bilgi
Yayınevi, 2012, s.159.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder