6 Ocak 2016 Çarşamba

GÜNÜMÜZDE TÜRKÇEMİZİN YOZLAŞTIRILMASI VE DİLİMİZE GİREN YABANCI KELİMELER
KUMRU BULUT
TÜRKÇE ÖĞRETMENLİĞİ 2-A

1.      DİLDE YOZLAŞMA NEDİR?
Her dil, kendisine göre bir yapı ve işleyiş düzenine sahiptir. Dilin bu yapı ve işleyiş düzenine, “dil bilgisi” veya “gramer” adı verilmektedir. “Yozlaşma” kavramını, dilin işte bu kendi yapı ve işleyişinde görülen bozulmaları, düzensizlikleri anlatmak üzere kullanıyoruz. Dilde yozlaşma, dilin işleyiş özellikleri olan geçerli kurallarını bir tarafa atıp dili gelişigüzel kullanarak, yapı ve işleyişindeki kuralların işlemez hale getirilmesi, dilin işleyiş özelliklerini kaybedip bozulmasıdır.[1]

2.      DİLDE YOZLAŞMA NASIL GERÇEKLEŞİR?
Dünyadaki insanların etkileşiminin artması ve bu etkileşim ile birlikte ülkelerin birbiri ile daha sıkı iletişim kurmaları sonucunda farklı diller de birbirlerini etkilemeye başlarlar. Dil ve kültürdeki değişmeler doğal sayılabilir; ancak başka dillerden sözcük alırken kurallarını da alıp kendi dilinde kullanma o dilin yapı, ses bilim, anlam bilim, sesletim, yazım ve okuma kural ve geleneklerini bozar, dilde kargaşaya neden olduğu için de dilde yozlaşma başlar[2].
Televizyondaki kimi sunucuların, metin okuyanların yanı sıra dizi filmlerde, Türkçe seslendirilmiş yabancı filmlerde, anadiline egemen olmayan ve yabancı metinlerdeki sözcük ve deyimlerin Türkçe karşılıklarını bilmeyen çevirmenlerin acele çevirileri, bozulmanın başlıca örneklerini ortay koyan etkenlerden biridir. Burada birkaç örnek vermekle yetinelim:  Tanrıya dua eden bir Türk, Tanrıya hiçbir zaman lütfen Allah’ım diye hitap etmez, İngilizce please’den aktarılan lütfen’i kullanmaz.  Maliye Bakanı gibi bir ad tamlamasının bir sıfatla nitelenmesi gerektiği zaman bu sıfat, tamlamanın başına getirilir: Eski Maliye Bakanı gibi. Dilin bu eğilimine karşı son yıllarda Maliye Eski Bakanı, General Sayın x, Doktor Sayın x gibi kullanımlar yaygınlaşmış bulunmaktadır.[3]
Dilde sıklıkla kullanılan kelimeler, içerdiği seslerden dolayı yabancı dile karşı içte bir sevgi oluşturur. Daha ileriye giderek o dilden dilbilgisi kuralları almaya başlarız. Artık ana dilimiz kullanımdan düşmüş olur[4].

3.      DİLİMİZE GİREN YABANCI KELİMELER
 Türkçe zamanla yabancı dil akımlarının etkisi altında kalmış ve bu dillerden etkilenmiş bir dildir. Geçmişte dilimize geçmiş yabancı kelimelerin dışında günümüzde de yabancı sözcükler bilinçsiz olarak Türkçe ‘ye karıştırılmakta ve sıklıkla kullanılmaktadır. Ticarî kuruluşların unvanlarında, isimlerinde, tabelâlarında, reklâmlarında yabancı kökenli kelime kullanması son yıllarda hız kazanmıştır.
Bugün, ülkemizin en uzak ve küçük yerleşim yerlerinde bile bakkal ’la birlikte, hatta ondan daha sık market kullanılmakta, süper marketler yayılmakta, İng. pic-nic yalnızca kır gezintisi için değil, ayaküzeri bir şeyler atıştırılan küçük dükkânlar için de yurdun her yerinde kullanılan bir ad durumuna gelmiş bulunmaktadır. İsimleri çoğunlukla yabancı mağazalardan T-shirt’ler, sweatshirt’ler alınmakta, birçok gencin dilinde allahaısmarladık yerine bye-bye sözü duyulmakta, bir otomobilin design’ı beğenilmekte, sağlık kontrolü için check-up yaptırılmakta, televizyon için tivi kısaltmasından yararlanılmaktadır. Fast-food veren dükkânlar pek çoktur.[5]     
Günümüzde Türkçemizi anadilimiz olduğunu unutturacak şekilde yabancı kelimelerle dolduruluyoruz. Türkçe karşılıklarının olmasına rağmen kendi sözcüklerimizi dışlıyor yerine yabancı kelimeleri kullanıyoruz bu da Türkçemizin yozlaşmasına yol açmaktadır.
Bilimsel verilere göre günlük konuşmada kullanılan 300 kelimenin 50’si yabancı kelimelerden oluşmaktadır. Yani sadeleştirdiğimizde kabaca her 6 kelimemizden 1’i yabancı kelimedir. Bu durum dilimiz için büyük bir tehlikedir.
Türkçe Kelimelerin Yerini Alan Yabancı Kelimeler
Detone olmak: ses kayması, tonu bulamama,
Analiz: çözümleme
Fenomen: görüngü ve olay, olağanüstü şey, harika, olgu
Online: çevrimiçi
Marjinal: sıra dışı, uç, uçta
Part-time: yarı zamanlı
Start almak: başlamak
Pesimist:  karamsar
Center: merkez
Slayt: yansı
Relax olmak: rahatlamak
Bye: hoşça kal
Komünikasyon: iletişim
Link: Bağlantı
Cv: özgeçmiş
Departman: Bölüm
Okey: tamam
Revize etmek: Yenilemek
Trend: eğilim
Global: Küresel
Spontane: kendiliğinden
Seküriti: Güvenlik
Link: bağlantı
Solüsyon: Çözelti
Exıt:  çıkış
Partikül: Parçacık
Full-tıme: tam gün
Konsantrasyon (kimya): Derişim
Koordinasyon: eşgüdüm
Radyasyon: Işınım
Absürt: saçma
Dominant: Baskın
Adapte olmak: uyum sağlamak
Enformatik: Bilişim
Provoke etmek: kışkırtmak
Ego: Benlik
Jenerasyon: nesil, kuşak
Versiyon: Sürüm
Objektif: nesnel, tarafsız
Elastik: Esnek
Deklare etmek: bildirmek
Doküman: Belge
Star: yıldız
Text: Metin
Perspektif: bakış açısı
E-mail: E-posta, ileti
Entegre olmak: bütünleşmek
Deklarasyon: Bildiri
Dizayn: tasarım
Mantalite:  Anlayış
Partner: eş
Kriter: Ölçüt
Okeylemek: onaylamak
Empoze etmek:  Dayatmak
Antipatik: sevimsiz, itici
Proses:  Süreç
Mantalite: anlayış, zihniyet
Sensör: Algılayıcı
İllegal: yasadışı
Fonksiyonel:  İşlevsel
Departman: bölüm
Direkt: Doğrudan
Revize etmek:  yenilemek
Rasyonel: Akılcı
Global: küresel
Orijinal: Özgün
Sempatik: sevimli, canayakın
Konsept: Kavram, içerik
Elimine etmek: elemek
Prestij: İtibar, saygınlık
İzolasyon: yalıtım
Absürt: Saçma, abes
Data: veri
Mediko: Sağlık merkezi
Prezantasyon: sunum
Kampüs:  Yerleşke
Fınısh: bitiş, varış
Laptop: Dizüstü
Monoton: tekdüze
Teori: Kuram
Konsensus: uzlaşma
Pozisyon: Konum
Full: tam, dolu
Orijin: Köken
Ambiyans: hava, ortam
Alfabe: abece
Versiyon: sürüm, uyarlama
Final: son
Ekstra: fazladan
Atom: öğecik.
İmitasyon: taklit
Egzersiz: alıştırma
Optimist: iyimser
Anons etmek: duyurma
Adisyon: hesap fişi
Bodyguard: koruma

"TDK Güncel Türkçe Sözlük" sürekli olarak güncellendiği için Türkçedeki "Yabancı Sözcüklerin sayısı zaman içinde değişmektedir. ( Arapça 6.459, Fransızca 5.180, Farsça 1.361, İtalyanca 610, İngilizce 456, Yunanca 425, Almanca 95, Latince 77, Rusça 44, Ermenice 40, İspanyolca 34, Rumca 31, Bulgarca 19, Macarca 19, Moğolca 13, Japonca 9, İbranice 7, Portekizce 3, Fince 2, Arnavutça 1, Korece 1, Soğdca 1, TOPLAM 14.887 ).

Türkçemizi Yabancı Kelimelerin Etkisinden Korumak İçin Yapılması Gerekenler
1930'lardan 1980'e kadar yürürlükte olan 5237 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu'nun 21. maddesi, Türkçeyi koruyucu hükümler taşıyordu. Son yıllarda görülen yabancı dil işgali nedeniyle, ilgili Devlet Bakanlığınca 1997'de hazırlanan "Türk Dilinin Kullanılmasına İlişkin Kanun Tasarısı" Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuştu. Böylece Türkçeyi yozlaşmalardan koruma, yabancı dillerin inanılmaz baskısından kurtarma amaçlanıyor.
Bir dilin gelişip zenginleşmesi, çağın gelişmelerine ayak uydurabilmesi için sözcük ve terim üretimi de çok önem taşımaktadır. Almanya, Fransa, Macaristan gibi ülkeler dillerini yabancı dillerin istilasından kurtarabilmek için dil gümrüğü adını verebileceğimiz bir uygulama başlatmışlardır. Bu uygulamaya göre, yeni bir buluş yapıldığı ya da yeni bir alet icat edildiği zaman, herhangi bir gecikmeye fırsat vermeden bu kavrama uygun yeni bir sözcük türetilmektedir. Böylece yabancı sözcükler dile girip yerleşmeden karşılıklar bulunmakta ve dilin yozlaşması önlenebilmektedir. Türkçede ise yabancı sözcükler dilimize iyice yerleştikten sonra karşılıklar bulunmaya çalışılmaktadır. Ülkemizin gümrük birliğine girmesinden sonra bu konu çok daha önem kazanmıştır.
Yarın için umut veren gerçeklerden biri de dil devrimi sürecinde ve sonrasında türetilen, canlandırılan birçok ögenin halkça benimsenmiş olmasıdır. Yüzyıllar boyu halk şiiri ürünlerinde olduğu gibi, dilinin benliğini koruyan, kendine özgü, zengin sözvarlığıyla Türkçenin türetme ve kavramlaştırma gücünü ortaya koyan Anadolu halkının dilinde biz bugün, ‘’ Bu bizim yaşantımıza uygundu; başka seçeneğimiz yoktu’’ gibi sözler duymaktayız.[6]
Türkçe zenginleşmeye çok açık bir dildir. Toplumumuzun Türkiye’si, Türkçe ’si konusunda bir aşağılık duygusu içinde olmasa bu konuda yapılan çalışmalar daha çok ses ve fayda getirirdi.[7]
Türkçe hem çok zengin hem de kullanışlı bir dil.  Türkçe için mesela: dizayn yerine tasarım diyebiliriz, şov yerine gösteri, depar yerine çıkış, branş yerine dal, misyon yerine görev, lokal yerine yerel, çekap yerine tam bakım, kaos yerine kargaşa, seans yerine oturum, kamuflaj yerine gizleme diyebiliriz. Ancak nedense çoğunluk yabancı kelimeler kullanmayı daha çok seviyor. 5-10 yıldır Türkçe ’den çok yabancı kelimelerle günlük konuşmalarımızı yapıyoruz. İnternetin yaygınlaşmasıyla bir anda hayatımıza giren yabancı kelimeleri Türkçe ’den daha çok kullanıyoruz.
İngilizcenin etkisine, bugünkü gibi, kapıların açık bırakılması, gerek eğitim ve öğretim dilinde, gerek basında, radyo ve televizyon yayınlarında, gerekse günlük konuşma dilinde daha büyük ölçüde yabancılaşma ve kirlenmeye yol açacaktır. Terimler konusunda ciddi önlemler alınıp dil devrimi süresince gerçekleştirilen çalışmalar doğrultusunda çabalar harcanmaz, devletçe bu çabalar desteklenmezse, Türkçenin kendi gücüne dayanan bir kültür dili olma niteliği yitirilecektir.[8]
Türk Dil Kurumu ile Çağdaş Türk Dili dergisinin son yıllarda başlattığı yabancı sözcüklere karşılık bulma çalışmaları çok olumlu çabalardır. Bu konuda bazı yanlışlar yapılsa, tartışma götürür öneriler olsa bile bu tür iyi niyetli adımlardan geri dönülmemeli. Ayrıca bu konuda yazılı ve sözlü basın-yayın organlarının desteği sağlanmalı. Aksi takdirde yabancı sözcükler Türkçeye hızla dolmaya devam edecek, dilimiz gelişip zenginleşemeyecek ve yabancı dillerin boyunduruğundan kurtulamayacaktır. Türkçemizin bağımsız bir dil olarak yaşamasını, gelişip zenginleşmesini istiyorsak, üretelim, türetelim, yaratalım ve Türkçe karşılıklar bulmaya çalışalım.
Yeni yetişen kuşakları eski aydınlarımızın eğiliminden uzaklaştırmak, onların anadillerine saygı duymalarını, özen göstermelerini sağlayacak eğitim ve öğretim olanaklarını yaratacak koşulları oluşturmak bakımından en büyük görev, devlete düşmektedir. Türkçenin yabancılaşmaması, bozulmaması için önlemler almak da. Dil bakıldıkça büyüyen bir ağaçtır.[9]
Öneriler
1.      "Önce Türkçe!" sloganı kafalara ve gönüllere yerleştirilmeli, herkesi güzel Türkçe öğrenmeye ve kullanmaya özendirmeliyiz.
2.      Özellikle aydın kesim, yabancı hayranlığı ile yabancı sözcük düşkünlüğünden kurtarılmalıdır.
3.      Çok kolay olmamakla birlikte dil gümrüğü uygulamasına bir an önce geçilmeli, baskın dile/dillere karşı koyabilmek için sözcük ve terim üretimine yeterince önem verilmeli, çeşitli dallardan uzmanları da devreye sokarak bu konuda yoğun çalışmalar yapılmalıdır.
4.      Dil alanında en etkili kesimlerin başında eğitimciler, öğretmenler geldiğini göz önünde tutarak, öncelikle Türkçe ve edebiyat öğretmenleri olmak üzere, bütün öğretmenlerin ana dili duyarlığı ve bilinci ile yetiştirilmelerine büyük önem verilmelidir.
5.      1930'lardan 1980'lere kadar yürürlükte olan 5237 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu'nun 21. maddesi, çeşitli işyerlerinin kapılarına asılacak levha ve tabelaların Türkçe olmasını şart koşuyordu. Bu yasanın uygulamadan kaldırılmış olması ve değişen şartlar durumu tersine çevirmiştir. Adı geçen yasaya yeniden işlerlik kazandırılması uygun olur.
6.      Türkçenin yozlaşmaktan korunması ve kurtarılması için genel ve yasal bir düzenleme amacıyla hazırlanan "Türk Dilinin Kullanılmasına İlişkin Kanun" tasarısı, dil-anlatım ve konuya yaklaşım bakımından gerekli düzeltme ve düzenlemeler de yapılarak bir an önce yasalaşmalıdır.


      



SONUÇ
 Dilini kaybetmiş bir toplum yok olmaya mahkûmdur. Bu nedenle dil toplumun var olmasını sağlayan en önemli yapıdır. Bu yapının ayakta durması için bilinçli bir toplum olmaya özen göstermeliyiz. Büyük bir toplumsal duyarlılık göstererek anadilimizin önemini kavramalıyız. Dilimizin yozlaşmasına neden olan tüm olumsuzluklara karşı her türlü önlemi alarak Türkçemizin bağımsız bir dil olarak yaşamasını sağlamalıyız. Dilimize giren yabancı kelimelerin Türkçemize zarar verdiğini fark etmez kullanmaya devam edersek hızla yok olma yolunda ilerleriz. Bu yüzden bağımsız bir dil olarak yaşamak ve daha da önemlisi toplum olarak var olmak istiyorsak Türkçemizi yabancı kelimelerden uzak tutmalıyız. Türkçemizi yabancı kelimeler kullanarak yozlaştırmak yerine dilimizi türeterek zenginleştirmeliyiz. Çünkü Bir toplum, dilini yaşattığı sürece varlığını sürdürür.



KAYNAKÇA
KAVCAR, Cahit; "Türkçe Eğitimi ve Sorunlar", AÜ TÖMER Dil Dergisi, 1998, sayı 65.
KORKMAZ, Zeynep; "Batı Kaynaklı Yabancı Kelimeler ve Dilimiz Üzerindeki Etkileri", Türk Dili, 1995,
KORKMAZ, Zeynep; "Türk Dilinin Yabancı Dillere Karşı Korunması İçin Alınması Gereken Önlemler", Türk Dili, 1995, sayı 528.
Türk Dilinin Kullanılmasına İlişkin Kanun Tasarısı, Türk Dili, 1994, sayı 514 2007
AKSAN, Doğan; ‘‘Türkiye Türkçesinin Dünü, Bugünü, Yarını’’, Ankara: Bilgi yayınevi, 2012.
TDK Güncel Türkçe Sözlük


































[1]http://www.forumalew.org>543762-turkcenin-yozlasması.html 30.12.2015
[2] http://www.turkcebilgi.com/dilde-değişme-yozlaşma.html 30.12.2015
[3] Prof. Dr. Doğan Aksan, Türkiye Türkçesinin Dünü, Bugünü, Yarını, Ankara: Bilgi Yayınevi, 2012, s.153.
[4] http://ganiyusufoglu.blogcu.com/turkcedeki-yozlaşma-yabancılaşma-nedenleri.html 30.12.2015  
[5] Prof. Dr. Doğan Aksan, Türkiye Türkçesinin Dünü, Bugünü, Yarını, Ankara: Bilgi Yayınevi, 2012, s.150-151.
[6]  Prof. Dr. Doğan Aksan, Türkiye Türkçesinin Dünü, Bugünü, Yarını, Ankara: Bilgi Yayınevi, 2012, s.158-159.
[7] Oktay Sinanoğlu, Büyük Uyanış, Türkiye: Bilim + Gönül yayınevi, 2010, s.406.
[8] Prof. Dr. Doğan Aksan, Türkiye Türkçesinin Dünü, Bugünü, Yarını, Ankara: Bilgi Yayınevi, 2012, s.157
[9] Prof. Dr. Doğan Aksan, Türkiye Türkçesinin Dünü, Bugünü, Yarını, Ankara: Bilgi Yayınevi, 2012, s.159.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder